Cancun’da Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Bakanlar ToplantısınaDoğru: Tarımdan Vazgeçmek
Devinder Sharma
1 Ağustos 2003
16-18 Haziran arasında Cenevre'de yapılan kamuya açık sempozyumu, büyük bir olasılıkla, Eylül başında Cancun'da yapılacak DTÖ toplantısından önce yapılan son toplantıydı. Bu toplantıda, tarım ve tarımla ilgili bütün konuların, devam eden çok taraflı ticaret müzakerelerinde hiçbir şekilde yer almayacağı açıkça ortaya çıktı.
1995'te DTÖ kurulduğu zaman gelişmekte olan ülkelerin küçük ve marjinal çiftçilerine büyük sözler verilmişti. Sekiz yıl sonra bu çiftçilerin hayalleri paramparça oldu. Zaten ithal besin maddelerine boğulmuş durumda olan gelişmekte olan ülkelerin hükümetleri, gümrük vergilerini daha da indirmeyi kabul ettiler. Yakında, gelişmekte olan ülkelerin tarım sektörleri çökecek ve çöküntü kırsal alanlardan büyük bir göçü tetikleyecek.
Büyük oğlanlar aynı şeyi bir kere daha yaptılar. Doha'dan sonra ABD, AB, ve tahıl üreten ülkelerden oluşan Cairns Grubu bir tür darbe yaparak, kendi devasa tarım sübvansiyonlarında küçük indirimler yapma sözünden başka hiçbir yükümlülük altına girmediler. AB ve Cairns Grubu'nun "göze göz, dişe diş" ilkesine göre yürüttüğü küçük sübvansiyon indirimleri ve korumanın azaltılması konularında göstermelik görüşmeler dışında konu ustalıkla gelişmekte olan ülkelerin iç pazarlarının zorla daha dışa açık hale getirilmesi üzerinde yoğunlaştırıldı.
Tarımsal sübvansiyonları kaldırmanın siyasi intihar anlamına geleceğini çok iyi bilen gelişmiş ülkeler, kendi sübvansiyonlarını korumaktan öte katmerlediler. Bir taraftan da, kendi tarım ürünlerini kolayca satabilmek için gelişmekte olan ülkelerin kollarını büküp, gümrük vergilerini düşürmeye ve pazarlarını dış dünyaya açmaya zorladılar. Gelişmiş ülkelerdeki tarım sübvansiyonlarının kaldırılması konusu bir kenara itildi, görüşmeler gelişmekte olan ülke pazarlarının tarım ürünleri ithalatına açılmasına kaydı.
Görüşmelerde konunun ustalıkla bu yöne çekilmesinde ABD Tarım Bakanı Ann Veneman defalarca katkıda bulundu: "Bazı gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkeler tarım sübvansiyonlarını azaltmadıkça kendi pazarlarının dışa açılmaması gerektiğini öne sürüyorlar. Bu, başarısızlığa mahkûm bir reçetedir." Hindistan gezisi sırasında aynı riyakârlığı tekrarlayan Dünya Bankası Başekonomisti Nicholas Stern, bir taraftan zengin ülkelerin çiftçilerine ödedikleri sübvansiyonları "büyük bir günah" diyerek kınarken, diğer taraftan Hindistan'ı pazarlarını açma konusunda direnmemesi için: "Gelişmiş ülkelerdeki durum ne olursa olsun, gelişmekte olan ülkeler pazarlarını koruyan ticaret engellerini kaldırmalıdırlar" diyerek uyardı.
Doha (Kasım 2001) sonrasında DTÖ Tarım Komitesi başkanı Stuart Harbison tarafından hazırlanan taslaklar (Harbison1 ve Harbison2) ve ortaya atılan çeşitli öneriler, gelişmekte olan ülkelerin müzakere etme ve baskı kurma güçlerini pratikte en aza indirdi. Gelişmekte olan ülkelerdeki tarımsal gerçekler konusunda televizyonlarda izledikleri mini programlar dışında bilgi sahibi olmayan ticaret uzmanları, dünyada çoğunluğu oluşturan gelişmekte olan ülkelerin açlık sınırındaki çiftçilerine (subsistance farmers) yararlı olacağını sandıkları öneriler ve çözümler üretmeye koyuldular.
Buna karşın, Harbison taslakları (gözden geçirilmiş Harbison2 dahil) batıdaki STÖ'lerin çoğunluğu tarafından olumlu karşılandı. Benzer bir kötü gelişme olarak, aralarında Hindistan, Pakistan, Nijerya, Kenya, Uganda ve Zimbabwe'nin de bulunduğu, DTÖ tarım müzakerelerinde gelişmekte olan ülkelerin etkin grubu “Like Minded” (Benzer Görüştekiler) Grubu, Harbison taslaklarını "küçük bir zafer" olarak "kutladı". Gerçekteyse Harbison taslakları bikininin tanımına benziyor, sergilediğinden çok daha fazlasını saklıyor.
Taslaklar ile gelişmiş ülkelerin ithalata karşı %90'dan fazla gümrük tarifesi uyguladığı alanlarda ortalama %60 indirim sözkonusu. Ayrıca gelişmiş ülkelerin tarım ürünlerine sağladıkları sübvansiyonların gelecek beş yıl içinde%60 azaltılması, ihracat sübvansiyonlarının de gelecek 10 yıl içinde kaldırılması öngörülüyor. Ayrıca gelişmekte olan ülkelere stratejik ürünlerde koruma hakkı sağlanıyor. Görünüşe göre bu önlemlerle gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülke pazarlarına daha kolay ihracat yapmaları sağlanacaktı. Ancak yine Harbison'un önerdiği bir başka korunma mekanizması ile ABD dahil 21 gelişmiş ülkeye bu kolaylıklar çerçevesinde ihracat yapma olanağı ortadan kaldırıldı.
Zaten gelişmiş ülkeler uyguladıkları sübvansiyonları düzenleyen DTÖ "kutularında" çeşitli kaydırmalar yaparak azgelişmiş ülkelere kolaylık sağlamaktan kaçıyorlardı. 1995-96 döneminde AB "sarı kutu" kapsamında 48 mlyar dolarlık, "mavi" ve "yeşil" kutular kapsamında 40 milyar dolarlık olmak üzere 88 milyar dolarlık sübvansiyon verdi. 2002'de azgelişmiş ülkelerin tarımsal ürünlerini kapsayan "sarı" kutuya verlen sübvansiyon 34 milyar dolara indi ama toplam sübvansiyon hala 86 milyon dolardı. Sadece "sarı" kutu kapsamına giren ürünler diğer kutulara kaydırıldı.
Diğer taraftan, Cairns Grubu'nun etkili kampanyaları ile Avustralya ve Yeni Zelanda, Hindistan da dahil, azgelişmiş ülkelere hayvan yemi niteliğindeki düşük kaliteli tarımsal ürünlerini boca etti. Arjantin'den ihraç edilen tarımsal ürünlerin standart altı olduğu birkaç kez kanıtlandı. Bütün bunlar azgelişmiş ülkelerde ithal edilen tarımsal ürünleri kontrol edecek araç gereç ve gözetim olanaklarının olmaması yüzünden oldu.
ABD ise DTÖ'nde ne karar alınırsa alınsın bildiğini okumaya devam etti. Dünyanın yegâne süper polisi kuralları bozduğunda herkes devekuşu gibi kafasını kuma gömdü. ABD'nin gelecek on yıl için 180 milyar dolarlık tarımsal destek kararını veya 110 milyar dolarlık ihracat desteğini örnek olarak verebiliriz. DTÖ üst düzey yetklilerinden biri bu konudaki sorulara: "Kim ABD'ye birşey söyleyebilir?" yanıtını verdi.
Görünen o ki ABD, AB, Japonya, İsviçre ve Güney Kore tarımsal desteklerden vazgeçmeyecekler. Bu yüzden, gelişmekte olan ülkeler mezbahaya doğru yönlendiriliyorlar. Onlara düşen, gelişmiş ülkelerin taktiklerine kanmayıp aşağıdaki konuları garantiye almaları:
· Sıfır Sübvansiyon: Gelişmekte olan ülkeler kutuların ve bütün tarımsal sübvansiyonların ortadan kaldırılması için çaba göstermeli. Görüşmeler bu ortadan kaldırmanın takvimi üzerine olmalı.
· Pazara Giriş: Azgelişmiş ülkeler sübvansiyonlar kaldırılıncaya kadar gelişmiş ülkelere yeni pazar kolaylıkları sağlamamalı. Stratejik ürünler gelişmekte olan ülkelerin sosyo-ekonomik çıkarlarını korumaz. Dünyanın en büyük meyva ve sebze üreticisi olan Hindistan'ın bu ürünlerde yaptığı ithalat son bir yıl içind eikiye katlandı.
· Miktar Kısıtlamaları:21 gelişmiş ülkeye tanınan ayrıcalıklar, gelişmekte olan ülkelere de sağlanmalı. Hatta küçük çiftçilerin hayatlarının sözkonusu olduğu durumlarda daha fazla kısıtlama istemeli.
· Açlığa Karşı Çoktaraflı Anlaşma: Gelişmekte olan ülkeler insanların beslenebilme hakkına dayanarak bu konuda bir anlaşmayı Cancun gündemine sokmalı.
Özetleyerek çeviren: İnci Ötügen